Erhan Tarhan, SMMM | Deloitte Türkiye Vergi Kıdemli Müdürü | 09.6.2022
Lebib Yalkın NİSAN 2022 | Sayı: 220
Özet
İçerisinde bulunduğumuz dönemde dövize olan talebi azaltmaya yönelik mevzuat değişiklikleri hız kesmeden devam etmektedir. Bu kapsamda, son dönemde öne çıkan düzenlemelerden biri de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB)’nca yayınlanan Sermaye Hareketleri Genelgesi’nin yurt içinden kredi alınmasına yönelik genel esasların belirlendiği 38’inci maddesi değişikliği oldu.
Anahtar Kelimeler
Sermaye Hareketleri Genelgesi, grup firması, döviz borcu.
1. Yapılan Değişiklik Nedir?
Kural olarak, Türkiye’de yerleşik kişiler ancak 32 sayılı Karar’da yer alan şekliyle bankalar ve finansal kuruluşlardan döviz kredisi temin edebilecekleri için bir firmanın başka bir firmaya döviz kredisi kullandırması mümkün bulunmamaktadır. Sermaye Hareketleri Genelge ’sinin "Genel Esaslar" başlıklı 38 inci maddesinde ise bankalar veya finansal kuruluşların köprü kredi ve benzeri uygulamalarla bu şekilde hareket ettiğini tespit ettikleri şirketleri Bakanlığa bildirecekleri; ancak işlemin aynı holding bünyesinde veya grup içinde gerçekleştirilmesi, borçlandırmanın ve takibinin Türk Lirası (TL) cinsinden yapılması kaydıyla, borçlandırma işlemlerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden karşılığının firmanın yazılı beyanına istinaden yurt içindeki ilgili hesaplara transfer edilmesinin mümkün olduğu belirtilmekteydi.Hazine ve Maliye Bakanlığının 08.02.2022 tarih ve 940051 sayılı yazısı ile söz konusu 38 inci madde hükmünde değişikliğe gidilmiştir. Buna göre, işlemin fon fazlası olan firmanın fon açığı olan aynı holding bünyesindeki firmaya veya grup firmasına ilgili tutarın döviz cinsinden karşılığını yatırabilmesi amacıyla gerçekleştirilmesi halinde, borçlandırmanın ve takibinin Türk Lirası cinsinden yapılması kaydıyla, borçlandırma işlemlerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden karşılığının firmanın yazılı beyanına istinaden yurt içindeki ilgili hesaplara transfer edilmesi mümkündür; ancak yeni bir döviz kredisi kullanmak suretiyle kredi kullanan firmanın aynı holding bünyesinde veya grup içinde olan başka bir firmaya söz konusu krediyi aktarması mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, bankadan döviz kredisi kullanmak suretiyle grup firmasına borç verilmesinin tamamıyla önüne geçilmiştir; ancak firmanın tasarruf etmiş olduğu bir yabancı para (fon fazlası olarak ifade edilmiş) varsa, borçlandırmanın ve takibinin Türk lirası cinsinden yapılması kaydıyla bunu borç olarak grup firmasına verebilecektir.
2. Yapılan Değişiklik Sonrası TCMB’nin Döviz Cinsinden Borçlanma Yasağına İlişkin Güncel Kuralı Nasıl Yorumlanabilir?
Gelinen nokta itibariyle, TCMB’nin döviz cinsinden borçlanma yasağına ilişkin güncel kuralı aşağıdaki şekilde yorumlanabilir:
- Holding/grup şirketlerinden birisi, aldığı döviz kredisini, borçlanma ve takibi TL olarak yapılsa dahi hiçbir şekilde diğer bir holding/grup şirketine aktaramaz. Düzenlemede "yeni bir döviz kredisi" ifadesi kullanıldığı için, yeni kuralın geçerlik tarihinden itibaren, alınacak yeni döviz kredilerinin aktarılması mümkün değildir. Daha önce alınmış döviz kredilerinden holding/grup şirketinin tasarrufunda olup da henüz kullanılmamış veya kredi çekimi yapılıp dövizi henüz kullanılmamışsa bu dövizler borçlanmanın takibi TL olarak takip edilmek kaydıyla aktarıma konu olabileceği anlaşılmaktadır.
- Döviz cinsinden kredi sadece bankalar ve finansal kuruluşlardan kullanılabilir. İlgili şirket döviz kredisi kullanabilecek durumda olsa dahi banka ve finansal kuruluş niteliğinde olmayan bir holding/grup şirketinden döviz cinsinden borçlanma yapamaz (kredi=borç).
- Holding/grup şirketleri, fon fazlası olan bir şirketten fon ihtiyacı olan diğer bir holding/grup şirketine döviz cinsinden para transferi yapabilir; ancak borçlanılan tutarın takibi TL cinsinden olmak zorundadır. Dolayısıyla, hem borç veren hem de borçlanan (borcu alan) birbirlerine karşı TL cinsinden alacaklanıp/borçlanmak durumundadır.
Para transferini döviz cinsinden yapsa dahi ilgili holding/grup şirketi bu transferin tahsilatını TL hesabına göre yapmak zorundadır.
Borçlanan şirket vadede borç ve faiz geri ödemesini döviz cinsinden transfer edecek olsa dahi borçlandığı tarihteki borç anapara TL karşılığını ve TL için belirlenen emsal faiz oranından hesaplanan faizin geri ödeme tarihindeki kurdan döviz karşılığını transfer edebilir.
- Fon fazlası ve fon ihtiyacının döviz cinsinden olması şart değildir, şirketlerin TL cinsinden fon fazlası ve fon ihtiyacının olduğu durumlarda da bahsedilen uygulama yapılabilir.
3. Sonuç
Yapılan değişikliklerin ne gibi sonuçlar doğurabileceğine ilişkin şu notları düşebiliriz:Döviz varlığı (tasarrufu) olduğu için borç verebilen holding/grup şirketi, TCMB düzenlemesi nedeniyle TL cinsinden borç vereceği için bu borcunu TL emsal faiz oranından faizle birlikte tahsil edilen tutarın döviz karşılığı eğer vadede döviz kurlarındaki olağanüstü artış nedeniyle borcun başlangıçtaki döviz karşılığı ve bunun aynı dövizden emsal faiziyle birlikte ulaşılan rakamdan kayda değer bir miktarda aşağıda kalırsa örtülü kazanç dağıttığı eleştirisiyle karşılaşabilir. Bununla birlikte, bu eleştirisi riskinin düzenleme yapılmazdan önceki duruma göre daha az olacağı söylenebilir. Önceki kurala göre, köprü kredi uygulamasıyla holding/grup şirketleri arasında borçlandırmanın ve takibinin TL cinsinden yapılması kaydıyla alınan döviz kredisinin diğer grup/holding şirketine aktarılması mümkün idi. Bu durumda döviz kuru riski borcu veren şirkette kalıyordu; bu nedenle, borcun tahsilinde ortaya çıkacak olağanüstü kur artışın yaratacağı kur farkı gideri nedeniyle borç veren şirketin eleştirilme riski görece daha fazlaydı. Yeni uygulamada, döviz kredisinin diğer grup/holding şirketine borçlandırma ve takibi TL cinsinden yapılarak dahi aktarımı mümkün değildir. Eğer böyle bir aktarım yapılırsa ve bahsettiğimiz olağanüstü kur artışı nedeniyle borç veren kur farkı zararına uğrarsa kanunla yasaklanan bir işlemi yapmış olacağı için yapılan eleştirinin vergi yargısında kabul görme olasılığı da daha fazla olabilecektir. Güncel uygulamada, borç verecek şirketin kendi faaliyetlerinden kaynaklanan döviz varlığı, TL cinsinden takip edilmek üzere borç verileceği için bu uygulamanın dövizi TL’ye çevirip transfer etmek suretiyle gerçek anlamda TL cinsinden borç vermeden farkı olmayacaktır. Bu durumda, emsal TL faizi alındığı takdirde yapılabilecek eleştirinin kabul görmesi daha az muhtemeldir.